100


.
.
Dunamis ve Energia terimleriyle karar vermek üzerine biraz konuşalım mı? Biraz daha türkçeleştirip aktüel ve potansiyel olarak yapalım hatta bunu. Verdiğimiz kararlar potansiyel olarak vardır. Karar eyleme dökülmediği sürece değişir ve dönüşür ve kendi içinde parçalara ayrılır. Üstelik bir insan beynine sahipsek, her geçen saniye karar verme aşamasında aktive olan nöronlar zamanla kararın parçalarını yok eder. Sonuçta o karar asla karar anında olduğu gibi eylemselleşemez. Eksik var oluşa geçer. O yüzden kararlarla değil de eylemlerle ilerlemeye karar vermekten kendimi sakınmadığım bu günde, bu eylemle buraya gelip dışa vurum yapıyorum.

Düzsöz edimi ile edimsöz ediminin ayrımını yaptığında Austin, günün birinde benim burada kendime eylemsel bir yazı paylaşımı yaşatacağıma etkisi olacağını bilmiyordu. İçinde bildiği ve inandığı şey, ürettiği fikirlerin yankılanarak bir eylemde can bulacağıydı.

Kararlar aşınarak değişmeye mahkumdur. O yüzden kararlala çıkılan potansiyel yolda aktüelleştirmeler ne kadar süre aynı devam eder bilinmez. Buna karşın aşınan kararlar yeni bağlantılar ve fikirler ve zihin süreçleri ile çok daha güzel yerlere eşlik eder.

Konu dağılacak çünkü yine neye ulaşmak için başladığımı bilmiyorum. Sonuçta katı gösterici bir sonuçtan söz edebilmemiz mümkün değil. Durum böyle olunca da bir sonuca ulaştırılabilecek yazılar ortaya koymak imkansız oluyor. Sonsuza uzandırılabilecek bir düşünce akışının içerisinde, spektrumun bir yerinden kopartılmış üç-beş düzensiz paragrafla buradayım. Şimdi de spektrumun bir başka parçasını ele almak üzerine neoliberal öznelerin çaresizliğinden bahsetmeye devam edeceğim. 

Yav insanlar nasıl baştan başlayıp sonunda belirli bir fikri kazandıracak teoremler ya da makaleler yazabiliyor ya da konuşmalar ve konferanslar dökebiliyor anlamıyorum. Bir neoliberal özne olarak böylesine sonsuz gerçekliğin var olduğu bir çağda bir şeylere vardır diyebilmek bu kadar kolay olmamalı. Biraz daha etimolojik olarak bu konuyu irdelersek ortada özne olarak niteleyebileceğimiz ve bu ilineğe sahip kişilerin bile kalmadığını görüyorum. Her birimiz kendimizi birer projeye döndürerek dış etkenlerden özgürleşmek adına kütlesel küresel bir köleliğin yapı taşlarını oluşturmanın peşinde koşturuyoruz.

Biraz karmaşayı aydınlatmak adına özne yani subjectin kelime kökenine inelim. Subjekt, bağımlı olan tabi olan demek. İnsani bağımlılılardan sıyrılarak kendini gerçekleştirmek adı altında özgürleşmeye çalışmak, tabi olmak anlamından kişiyi azat ettiği için kişi, bir projecte dönüşüyor. Kendi özgürlüğü için kendini sınırsız bir kısıtlamaya sokuyor özetle. Sıfırdan yeni bir insan tasar etmek, kendini bir proje olarak kendine sunmak. Her nasılsa bu durum bana kendinin deney faresi olmak imgelemini canlandırıyor. Hiçbir etik kuralla desteklenmemiş deney alanında kişi kendini, sınırsızca ve fütursuzca her şey yapabile imkanının içerisine sıkıştırıyor. Sonrasında da amaçtan yoksun her şeyi kendine lanetliyor.

Neoliberal projekt insanlarla dolu büyükşehirde yaşamak problemi hoşgeldin yüzyılımıza. Gösteri toplumunu eleştirdiğimiz yıllardan götderi toplumuna doğru ilerlerken o gösteri toplumluğunun boş ve anlamsızlığını bile aratacak bir yanlışlığın içerisine sürükleniyoruz. Bu araçsallaşmış bir şikayet değil. Bir aşırı yorum hiç değil. Fenomenleri en basit prensibine indirgeyerek doğru sonuca ulaşma çabası kesinlikle değil. Bunlar sadece götderi toplumuna doğru sürüklendiğimiz günlerde gösteri toplumunu anımsamak üzerine kurulmuş iddialı ve anlamsız cümleler. 

diyeceğim o ki, karar vermeden önce eyleme geçin








Yorumlar